Avanos'un sihirli çamuru
Sihirlidir Kapadokya.
Kapadokya'nın en sihirli yeri ise Avanos.
Nereden mi gelir bu sihir? Çamurdan, evet bildiğiniz çamur.
Avanos'u ikiye böler Kızılırmak ve Tommiks'lerden, Teksas'lardan kalmış gibi çizgi roman bir asma köprü geçer ırmağın üstünden.
Kızılırmak çamur verir, alır Avanos halkı bu çamuru sanki hamur olur çamur ellerinde, bir sanat eserine dönüşür bir anda.
Sokağında gezen adamı sanatçıdır Avanos'un ama ne kadar sanatçı olduğunu bilmez.
Doğduğundan beri çamurda oynadığından doğal gelir ona çamuru bir anda testiye, çanağa, çömleğe dönüştürmek.
Dışarıdan da sanatçılar gelir Avanos'a.
Ressam Necati Ayden bunlardan biri.
Sırf çamur aşkına çoluk çocuk İstanbul'da Necati Baba Avanos'ta.
Çamur üstüne bakır döğer de elinde çekiçle gören sanayi ustası sanır önce.
Bedri Rahmi'nin öğrencisi Necati baba işini bitirince ortaya çıkan şaheseri görenler anlar çekiçle neler yapılabileceğini.
Kartviziti bile ilginçtir Necati babanın "Çıkmaz Sokak" yazar adres hanesinde sadece.
Üzümü de boldur şarabı da Avanos'un.
Bilinmez, belki babalarının kanından geçen şarap sarhoş eder de bebeleri, büyüyünce de çok içerler şarabı.
Bi de nara atışları var ki dillere destan. "Aaaab" diye bağırırlar serleri hoş olunca.
Bir rivayete göre eskiden, bilindik nara atınca Avanos'lular gecenin yarısı, nezarette ayılırlarmış sabahına.
Sonra bakmışlar bu böyle olmayacak "Aaaab" diye bağırmaya başlamışlar.
Gecenin karanlığından Bekçi Memed gelip de "nööörüyon guzum" deyince, "Susadım da su istiyom komşulardan..." olmuş bahane.
Yaz kış turist kaynar Avanos.
Kendi dillerini bile şiveli konuşan Avanos halkı özellikle Fransızca'yı Fransızlardan iyi konuşur.
Hatta Avanos'un tek gitaristi Bahri, türküleri bile Fransızca söyler nasıl olursa "Al Fadimem"'in Fransızı!
Eskilerde kayaların içinde yaşarmış Avanos'lular.
Erciyes'in lavlarından oluşan kayaları oyup içlerini ev yaparlarmış.
Herkes oyamazmış kayaları onun da ustası var.
Avanos'un kaya altı haritasını ezbere bilen ustalar.
Kaç metrekare mi evler?
Komşunun evine girene kadar kaz kayayı büyüt evini ama hesabını kitabını bil de kafana yıkılmasın evin barkın.
Şimdilerde bina olmuş her taraf.
Kayalardan oyma evler ise turistik amaçlarla veya narenciye deposu olarak kullanılmakta, yazın soğuk kışın sıcak olduğu için içleri.
Halkı kışın aynı çanaktan çorba içer, yaz geldi mi turist sayısı arttıkça düşman olur birbirine. Tekrar kış gelip barış sağlanıncaya kadar.
Kimi çanak satar, kimi halı.
At üzerinde geziler düzenleyip, pansiyon işletir bazıları.
Bi de Galip vardır meşhur, saçını keser de adamın çanak atölyesinin duvarına asar.
Yetmiş iki milletin saçı süsler Galip'in atölyesinin duvarlarını.
Dışarıdan gelip ticaret yapan adamı pek sevmeseler de baştan, bir kışı onlarla geçirip çorba içince aynı tastan, onlardan biri olur çıkar insan.
"Bir bardak suyunu içip bir de kaldırımına kıçın değerse, oturup da çay içmek için bir dükkanın önünde vazgeçemez insan" derler Avanos'ta.
Daha da bir sürü şey var anlatılacak ama nasılsa onları da anlatır tüm bunları anlatan.
Kim mi anlatıyor tüm bunları?
Avanos'un suyundan içip kaldırımında oturmuş bir adam.....
yazan: Koray Sıpçıkoğlu